Akbaş Hukuk Bürosu

EKONOMİ SANAYİ VE TİCARETE İLİŞKİN SUÇLAR (TCK 235-240)

Ekonomik, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar, Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar kısmında dokuzuncu bölümde yer almaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesi ile 242. maddesi arasında düzenlenmiştir.

Ekonomik, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar ile toplum refahı, ekonomik durum ve ekonomik güven güvence altına almak istenmiştir. Ülkenin ekonomisine, sanayisine ve ticaret bağına getirilecek olan herhangi bir zarara karşılık önlem amacıyla suçlar düzenlenmiş ve yaptırımlar ile önlenmek istenmiştir. Sonuç olarak devlet, kendi ekonomik işleyişini, alım, satım gibi durumları sağlayabilmek adına kanunda belli başlı yaptırımlar sağlamıştır. Böylelikle toplumun kamuya olan güvenin sarsılması önlenmeye çalışılmıştır. Ekonomik, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar;

-İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇU

İhaleye fesat karıştırma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesinde düzenlenmiş olup, kamu ihalelerinin dürüst ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla ihdas edilmiştir. Bu suç, ihale süreçlerine hile, tehdit veya benzeri yasa dışı müdahalelerle katılımcıların serbest rekabet ortamını bozacak şekilde etkilenmesi durumunda oluşur. Suçun oluşabilmesi için, müdahalenin ihale sonucunu etkilemeye yönelik olması ve bu etkilemenin fiili bir sonuca yol açması gerekmektedir. Yargıtay, bu suçla ilgili kararlarında, ihaleye fesat karıştırmanın hem kamu yararını zedeleyen hem de kamu güvenine olan inancı sarsan bir nitelik taşıdığına vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla, ihaleye fesat karıştırma suçu, yalnızca maddi zarara yol açan bir eylem değil, aynı zamanda kamusal güveni sarsıcı etkisi nedeniyle de ağır sonuçlar doğurabilecek bir fiil olarak değerlendirilir.

İhaleye fesat karıştırma
Madde 235-
(1) (Değişik: 11/4/2013-6459/12 md.) Kamu kurumu veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Aşağıdaki hallerde ihaleye fesat karıştırılmış sayılır:

a) Hileli davranışlarla;

  1. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,
  2. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,
  3. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu halde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak,
  4. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak.

b) Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak.

c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek.

d) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları.

(3) (Değişik: 11/4/2013-6459/12 md.) İhaleye fesat karıştırma suçunun;

a) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi hâlinde temel cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz. Ancak, kasten yaralama veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunur.

b) İşlenmesi sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemiş ise, bu fıkranın (a) bendinde belirtilen hâller hariç olmak üzere, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) İhaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.

(5) Yukarıdaki fıkralar hükümleri, kamu kurum veya kuruluşları aracılığı ile yapılan artırma veya eksiltmeler ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler veya kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat karıştırılması halinde de uygulanır.

İhaleye fesat karıştırma suçu, kamu adına yapılan alım-satım, kiraya verme, kiralama ve yapım işlerindeki ihale sürecine veya kamu kurumları aracılığıyla yapılan ihale süreçlerinde (Örn, icra iflas kanunu gereği yapılan ihaleler) hileli davranışlar, gizliliği ihlal, anlaşmalar yapma, cebir ve tehdit kullanarak veya hukuka aykırı diğer davranışlar sergilenerek ihalenin usulüne uygun yapılmasının veya sonuçlanmasının engellenmesi ile oluşur (TCK md.235).

İhaleye fesat karıştırma suçunda, korunan hukuki yarar kamu idaresine ve dolayısıyla kamu görevlilerine duyulan güven ve itibar ile kamunun maddi ve mali yararları kapsamında temelde serbest rekabet ortamının korunmasıdır. Suç, doğrudan zarar suçu değil, soyut tehlike suçu niteliğinde bulunduğundan, bu suçun oluşumu için zarar doğması ihtimalinin bulunması yeterlidir.

Kamu ihaleleri konusunda 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu temel mevzuat olarak kabul edilir. Bu iki kanun çerçevesinde yapılan tüm ihaleler ve bazı kurumların özel kanunlarına göre yaptığı ihaleler de ihaleye fesat karıştırma suçunun konusu olabilirler.

İcra ve iflas daireleri tarafından İcra-İflas Kanunu md. 114 vd. maddeleri gereği uygulanan icra ve iflas ihaleleri de ihaleye fesat karıştırma suçuna konu olabilirler. TCK md.235’te düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçu hükümleri; kamu kurum veya kuruluşları aracılığı ile yapılan artırma veya eksiltmeler ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler veya kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat karıştırılması halinde de uygulanır.

hale süreci, ihale yetkilisi kamu görevlisinin onayı ile başlayıp uygun teklifi veren istekli ile idare arasında sözleşme imzalanana kadar geçen süreci ifade etmektedir. Bu süreçte, TCK md.235’e aykırı fiiller ihaleye fesat karıştırma suçunun konusu olabilir. İhaleye fesat karıştırma suçu, seçimlik ve bağlı hareketli bir suçtur. Bu nedenle, ihale süreçlerindeki her usule veya hukuka aykırı davranış ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmaz. Ancak, TCK md.235’te sayılan seçimlik ve bağlı hareketlerden biri işlenirse suç meydana gelir.

Hileli Davranışlarla İhaleye Fesat Karıştırma (TCK 235/a)
Hileli davranışlarla ihaleye fesat karıştırma, ancak kamu görevlileri (örneğin, ihale komisyonu üyesi) tarafından işlenebilecek özgü suçlardandır. İhale sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen ihaleye fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilir.

Hile, ihmali veya icrai surette aldatıcı davranışlar sergilenerek kişilerin iradesinin yanıltılmasıdır. İhaleye fesat karıştırma suçunda hile, ihaleye katılma yeterliliği ilgili olgulara veya teklif edilen malların vasfı ile ilgili hususlarda aldatıcı davranışlar sergilenmesiyle ortaya çıkar. Örneğin, teklif edilen malların vasfı veya bir firmanın ihaleye katılma yeterliliği ile ilgili olumsuz gerçeklerin gizlenmesi hileli davranış olarak kabul edilir.

İhaleye katılma yeterliliği ve şartları, genel bir çerçeve olarak mevzuatta düzenlenmiştir (Devlet İhale Kanunu md. 16 ve Kamu İhale Kanunu md.10). Ayrıca, bazı kamu kurumlarının kendi kanunlarında ve İcra- İflas Kanunu’nda ihaleye katılma yeterliliği ve koşulları konusunda hükümleri mevcuttur. İlgili mevzuata göre, ihaleye katılma yeterliliğine ve koşullarına sahip bir isteklinin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere iştirak etmesinin hileli davranışlarla engellenmesi ihaleye fesat karıştırma suçunun işlenmesine neden olur. İhale sürecindeki işlemlerden kast edilen; ihalenin yapılmasından önce, yapılması sırasında ve yapıldıktan sonra idare ile sözleşme imzalanmasına kadar yürütülen işlemlerdir. Tüm bu işlemlerde TCK md. 235’e aykırı yapılan hileli davranışlar ihaleye fesat karıştırma suçunu meydana getirir.

TCK md. 235/a bendine göre, “hileli davranışlarla” sergilenen aşağıdaki fiiller ihaleye fesat karıştırma suçu olarak kabul edilir:

-İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,


-İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,


-Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu halde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak,


-Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak.


Tekliflerle İlgili Gizli Bilgilere Başkalarının Ulaşmasını Sağlamak (TCK 235/b)


Tekliflerle ilgili gizli bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlama şeklindeki fiil de ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilecek özgü suçlardandır. İhale sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen ihaleye fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilir. İhale sürecinde, ortaya çıkması halinde rekabeti engelleyecek hususlarda gizlilik esastır (Kamu İhale Kanunu md.5, Devlet İhale Kanunu md.36).

Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak ihaleye fesat karıştırma olarak kabul edilir (TCK md.235/b).

Yapılacak ihalelerde tekliflerle ilgili gizli tutulması gereken bilgiler varsa, bu bilgilerin katılımcılarla veya herhangi bir üçüncü kişi ile paylaşılmaması gerekir. Çünkü, teklifler ile ilgili gizli bilgilerin paylaşılması, ihale sürecini maniplasyonlara açık hale getirir. Kamu İhale Kanunu’na göre, mal ve hizmet alımı veya yapım işleri ile ilgili kamu idaresi tarafından belirlenen “yaklaşık maliyet” (md.9) ve ihale sürecinde yapılan teklifler (md.30, 36) gizli tutulmalıdır. Bu gizliliğe riayet edilmemesi, suçun vücut bulmasına neden olur.

Hemen belirtelim ki, ihaleye katılan kişi veya firmaların isimleri, mali durumları, iş potansiyellerine ilişkin bilgiler teklifler ile ilgili gizli kaması gereken bilgilerden değildir.

İhaleye veya İhale Sürecindeki İşlemlere Katılımı Engellemek (TCK 235/c)
Bu fiil de, ihaleye katılan ya da katılmak isteyen kişiler tarafından işlenebilir, onun dışındaki kişiler ancak azmettiren veya yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulabilir.

CEBİR VEYA TEHDİT SUÇUNUN İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇUYLA İLİŞKİSİ

Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek ihaleye fesat karıştırma suçunu meydana getirir (TCK md.235/c). Örneğin, ihaleye katıldığı takdirde öldürüleceği şeklindeki bir tehdit, suça vücut verir. Cebir veya tehdit kullanılmasına rağmen, isteklinin ihaleye katılması engellenememiş ve istekli ihaleye katılım sağlamışsa “ihaleye fesat karıştırmaya teşebbüs suçu” işlenmiş olur.

Tehdit, belli bir kişiye karşı gelecekte muhtemelen bir kötülük yapılacağının bildirilmesidir. Cebir ise, bir şeyi yapması veya yapmaması ya da bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için fiziksel güç uygulanmasıdır. Tehdit veya cebir doğrudan ihaleye katılan kişiye karşı işlenebileceği gibi, katılımcının yakınlarına veya ihaleyle ilgili çalışanlarına karşı da işlenebilir. Ancak, kasten yaralama veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ihaleye fesat karıştırma suçu dışında ayrıca bu suçlar dolayısıyla da cezaya hükmolunur.

İhale Şartlarını veya Fiyatı Etkilemek İçin Anlaşma Yapma


İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturur (TCK md.235/d). Yapılan anlaşmanın ihale şartlarını ve fiyatı etkilemeye dönük olmaması halinde ihaleye fesat karıştırma suçu işlenmiş olmaz.

İhaleye katılmak üzere şartname alan kimselerin kendi aralarında anlaşarak bazılarının ihaleye katılmaması veya ihalenin bir kişide kalmasını sağlayacak şekilde teklif verilmesi konusunda anlaşmaları halinde suç gerçekleşir.

İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇU YARGITAY KARARLARI

İcra Müdürlüğünde İhaleye Fesat Karıştırma – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/2870

“Sanık A.’ın borcu nedeniyle başlatılan icra işlemleri sonucunda satışa çıkarılan taşınmazlarının icra dairesinde açık artırma yoluyla satışı sırasında alacaklı vekili olarak orada bulunan ve pey süren katılan avukata yönelik olarak “ihaleye katılırsan seni Kırıkhana yetiştirmem, buradan çıkamazsın, bunun faturası ağır olur, sen mafya avukatısın, zaten sen mafya avukatlığı yaptın, terbiyesiz” şeklinde sözler söylemesi ancak daha sonra polis marifetiyle sanığın oradan uzaklaştırılması, katılanın da ihaleye girmesi şeklinde gelişen olayda eylemin TCK’nın 235/5. maddesi yollamasıyla aynı maddenin 2/c fıkrasında düzenlenen “cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykın diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek” suçuna teşebbüs fiilini oluşturacağı kabul edilmelidir (Yargıtay 5.Ceza Dairesi – Karar: 2013/878). Sanıklar E. G. ve H. T.’in fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, Sivas 1. İcra Müdürlüğünün 2007/2574 Esas sayılı icra dosyasında borçlu sanık E. adına hacizli gayrimenkullerin 26/04/2010 tarihli 2. satış ihalesine katılmak üzere gelen Ş. B.’yı kasten yaralamak suretiyle ihaleye ve ihale sürecindeki işlemlere katılmasını engelledikleri hususunun sübuta erdiği ve TCK’nın 235/2-c maddesinde düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçunun bu kişiler yönünden tüm unsurlarıyla oluştuğu, sanıkların katılanı basit şekilde yaralama eyleminin bu suçun unsuru niteliğinde olduğu kabul edilmelidir”

İhaleye Katılma Yeterliliği Bulunmayan Kişilere Karşı Tehdit ve Cebir – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2013/1316

“Sanıkların suç tarihinde Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinde yapılacak olan 24 aylık 34 kişiyle koruma ve güvenlik hizmetleri işi ihalesine katılmak için D… isimli özel güvenlik şirketi adına ihale evraklarıyla birlikte hastaneye geldikleri, aynı ihaleye girmek maksadıyla çalıştıkları Z… Güvenlik Koruma Hizmetleri şirketini temsile yetkili mağdurların da geldikleri hastanede ihale dosyasını satın alma komisyonuna ibraz edecekleri sırada, sanıkların mağdurların kollarından çekiştirerek odaya girmelerine engel oldukları, sanık Mehmet’in mağdurlara hitaben “Bu ihaleye teklif vermeyin, gelin sizinle tatlı tatlı anlaşalım, bize problem çıkartmayın, yoksa sizin canınızı yakarız, eğer bu ihaleye girecek olursanız sizin kafanıza sıkarız.” dediği, Z… Güvenlik Koruma Hizmetleri şirketinin Kamu İhale Kanunun ve ihale şartnamesine göre bilanço ve eşdeğer nitelikteki belgeyi ihale evrakına eklemediği ve böylece ihaleye katılma yeterliğini taşımadığından dolayı teklifinin geçersiz sayıldığı eylemde, sanıkların cebir ve tehdit kullanarak ihaleye fesat karıştırmaya teşebbüs suçunu işlediklerinden bahisle mahkûmiyet kararı verilmiş ise de; mağdurların yetkilisi olduğu şirketin ihaleye katılma yeterliğine sahip olmadığından 5237 sayılı TCK’nın 235/2-c maddesinde düzenlenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir”

İhaleye Fesat Karıştırma ve Görevi Kötüye Kullanma Suçu – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/13010

“Tüm dosya kapsamına ve iletişim tespit tutanaklarının içeriğine göre, Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğünce 21/04/2008 tarihinde yapılan 32 derslikli lise ihalesiyle ilgili olarak 6459 sayılı Yasayla değişik TCK’nın 235/2-d maddesinde yer aldığı şekilde ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için S. Ö. Mimarlık Müteahhitlik Ltd. Şirketi sahibi olan S. Ö., bu firmanın ihale işlemlerini fiilen yürüttüğü anlaşılan kardeşi Y. Ö., Yıldızlar İnşaat Ltd. Şirketi sahibi B. Y., Meşe İnşaat Ltd. Şirketi ortağı O. C., Biser İnşaat Ltd. Şirketi ortağı K. B. ile şartname alıp ihaleye katılmayan Güngör İnşaat Şirketi ortağı İbrahim Güngör’ün aralarında anlaşma yaptıkları sabit olmasına rağmen ihaleye fesat karıştırmak suçundan mahkumiyetleri yerine dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi;
Malatya İl Milli Eğitim müdür yardımcısı olarak görev yapan C. A.’ın Erzurum’a gitmek için talep ettiği otomobili 05/07/2008 tarihinde imzaladığı araç kiralama sözleşmesiyle temin edip parasını ödemek şeklinde Y. Ö. tarafından sağlanan menfaatin, 21/04/2008 tarihinde yapılan 32 derslikli lise ihalesinin S. Ö.’in sahip olduğu şirkette kalmasını sağlayacak şekilde hareket etmesi karşılığı olduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığı, ancak ihale komisyon başkanlığını yapan Cebrail’in, ihaleyi alan şirket adına hareket eden Yusuf’un araç kira bedelini ödemesine rıza göstermesi şeklinde gerçekleşen eyleminde görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu, kamu görevlisi tarafından işlenebilen ve özgü suçlardan olan bu suçun işlenişine iştirak eden, ancak kamu görevlisi olmayan Yusuf’un ise TCK’nın 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraat hükümleri kurulması “

Tehdit Yoluyla İhaleye Fesat Karıştırma Suçu – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/6538

“Hatay Gümrük Müdürlüğü Antakya Tasfiye Şube Müdürlüğünce 16/06/2011 tarihinde yapılan ihalesi öncesinde, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle mağdurlar M. O. ve İ. G. E.’ı sözkonusu aracın ihalesine girmemeleri, girseler de pey sürmemeleri hususunda uyardıktan sonra “ihaleyi kazansalar bile oradan çıkamayacakları, aracı bulunduğu park yerinden alamayacakları, il sınırları dışına çıkamayacakları” şeklinde sözler söyleyerek tehdit ettikleri, bunun sonucunda mağdur M.’un ihale yerini terkettiği, İ.’ın ise bu aracın ihalesine katılmayacağını söyleyerek salona girdiği, M.’un patronu olan H. Y.’ın durumu telefonla yetkililere bildirmesi nedeniyle ihale başlamadan önce komisyon başkanının tehdit edilip edilmediklerini sorması üzerine tanık A. M.’nun “araç sahibi biziz, baba yadigarı, biz alacağız” denildiğini söylemesi ve mağdur İ.’ın da kendini belli etmemek için baş hareketiyle tehdidi doğrulamasının ardından komisyon kararıyla aracın ihale satış listesinden çıkarıldığı, böylelikle sanıkların TCK’nın 235/2-c maddesinde düzenlenen (tehdit yoluyla) ihaleye fesat karıştırma suçunu aynı Yasanın 43/2. maddesi kapsamında kalacak şekilde hukuksal anlamda tek bir fiille birden fazla kişiye karşı zincirleme şekilde işledikleri kabul edilmelidir”

İhaleye Katılma Yeterliliği ve Koşulları Olmayan Şirketin İhaleyi Kazanması – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/5120

“4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 10, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 42, 62. maddelerine göre kesinleşmiş sosyal güvenlik primi ve vergi borcu bulunması nedeniyle ihaleye katılma yeterliliğine ve koşullarına sahip olmayan İstem Isparta Taşımacılık, Turizm, Temizlik ve Mühendislik Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti’nin 4734 sayılı Kanunun 10. maddesi son fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e), (g) ve (i) bentlerinde sayılan durumlarda olmadığına (SSK prim ve vergi borcu bulunmadığına) dair taahhütnameleri ihale komisyonlarına verdiği ve ihaleleri kazandığı, ancak bu şirketle sözleşmeleri imzalamadan önce ihale tarihleri itibarıyla belirtilen durumlarda olmadığına ilişkin belgeleri isteyip alarak, incelemesi ve uygun gördükten sonra sözleşmeleri imzalaması gerekirken, herhangi bir belge ibraz edilmemesine rağmen sözleşmeleri imzalamak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin 6459 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 235/2-a-2, 43/1. maddelerinde yer alan zincirleme şekilde ihaleye fesat karıştırma suçunun tüm unsurlarını taşıdığı kabul edilmelidir “

Nitelikli İhaleye Fesat Karıştırma Suçu ve Kamu Zararı – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/2198

“İhaleye fesat karıştırma suçunda, korunan hukuki yararın kamu idaresine ve dolayısıyla kamu görevlilerine duyulan güven ve itibar ile kamunun maddi ve mali yararları kapsamında temelde serbest rekabet ortamının korunması olduğu, atılı suçun doğrudan zarar değil soyut tehlike suçu niteliğinde bulunduğu, bu suçun oluşumu için zarar doğması ihtimalinin bulunması yeterli olup, buna karşılık fesat karıştırılan ihalenin iptal edilmesi veya ihale sonucunda yapılan sözleşmenin ifa edilmemiş olması Hazineden bir gider oluşmasına yol açmayacağından kamu zararının gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, bu suçta benimsenen zararın gerçekleşmiş bir zarar olması keza iptal edilen ihale ile yeniden yapılan ihale arasındaki olumsuz farkın da zarar kavramı içinde değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla kanunda öngörülen her fesat halinde mutlak zarar doğacağının kabulünün olanaksızlığı karşısında, eylem nedeniyle kamunun temin edeceği mal veya hizmet alımlarında ya da yapım işlerinde bedelin olması gerekenden yüksek tutulması, kamu adına kiralama ya da satımlarda ise bedelin düşük kalması nedeniyle serbest rekabet ortamının bozulmasına bağlı bir zararın doğması halinde TCK’nın 235/3. maddesinin uygulanabileceği, başka bir anlatımla ihalenin idari bir işlemle fesat nedeniyle iptaline bağlı olarak, yeniden ihale yapılması için izlenmesi gerekli işlemler nedeniyle yapılacak giderlerin anılan hükümde belirtilen zarar kapsamına dahil olmayıp, işin görülmesi için idarece yapılan doğal masraflar kapsamında bulunduğundan ve bu itibarla da TCK’nın 235/3. maddesinin uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir”

İhaleye Katılma Koşulları Olmayan Şirketin İhaleyi Kazanması – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/326

“Medikal ……Ltd. Şti’ni ihale dışı bırakmaları gerekirken bunu yapmayıp ihaleyi bu şirkete veren ihale komisyonu başkan ve üyeleri F.A., N. E., D. N.A., C. E., K. Y.’le ihale yetkilisi sanık O. F. K.’un, 4734 Sayılı Kanunun 10. maddesi son fıkrasının ( a ), ( b ), ( c ), ( d ), ( e ) ve ( g ) bentlerinde sayılan durumlarda olmadığına ( ssk prim ve vergi borcu bulunmadığına ) dair 13.11.2007 tarihli taahhütnameyi komisyona veren ve ihaleyi kazanan şirketle sözleşme imzalamadan önce ihale tarihi itibarıyla belirtilen durumlarda olmadığına dair belgeleri isteyip alarak, incelemesi ve uygun gördükten sonra sözleşmeyi imzalaması gerekirken, şirket tarafından 17.12.2007 tarihi itibarıyla vergi borcu bulunmadığına dair belgeyi sunan yüklenici firma ile 26.12.2007 tarihinde sözleşme imzalamak şeklinde gerçekleşen eylemleri 6459 Sayılı Yasayla değişik T.C.K.nın 235/2-a-2. maddesinde yer alan ihaleye fesat karıştırma suçunun tüm unsurlarını oluşturmuştur”

Doğrudan Temin Etmeyle İhaleye Fesat Karıştırma Suçu – Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar: 2018/336

“Isparta Belediyesi Meclis Üyesi olan sanığın, aynı zamanda Isparta…Turizm Seyahat Tic. Ltd. Şti. ve …Turizm Seyahat Tic. Ltd. Şti.’nin yetkili temsilcisi olduğu, 26.03.2007 ile 04.06.2008 tarihleri arasında belediyenin doğrudan temin yoluyla yaptığı sekiz ayrı hizmet alım işini sanığın temsilcisi olduğu şirketlerin üstlenmesi suretiyle görevi süresince belediyeye karşı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüt altına girmemesi gerektiği hâlde, görevli olduğu dönem içerisinde belediyenin belirtilen hizmet alım işlerini üstlenerek 5393 sayılı Belediye Kanununun 28. maddesine muhalefet ettiği ve ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilen olayda; gezi düzenlenmesine ilişkin dava konusu hizmet alımı işlerinde sanığın idare adına görev almadığı, belediye tarafından yapılan piyasa araştırması sonrasında söz konusu hizmet alım işlerinde farklı firmalardan alınan teklifler arasında en düşük teklifin sanığın ortağı olduğu şirketlerce verildiği ve hizmetin yerine getirildiği, buna ilişkin aksi bir iddianın bulunmadığı ve sanığın hizmet alımı için sunduğu tekliflerin 2007 ve 2008 yıllarında Kamu İhale Tebliğinde düzenlenen doğrudan temin usulü için öngörülen eşik değerin altında olduğu, dava konusu hizmet alım işlerinin suç tarihinden önce ihale yöntemi olma vasfını yitiren ve ihale usul ve hükümlerine tabi bulunmayan bir satın alma yöntemi olan doğrudan temin usulüyle gerçekleştirildiği, dolayısıyla dava konusu olayda sanığın görev aldığı bir ihalenin bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığa atılı ihaleye fesat karıştırma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir”

İhaleye Fesat Karıştırma Suçuna Teşebbüs ve Suçun Tamamlanması – Yargıtay 5CD Esas : 2019/1173, Karar : 2023/410

“5237 sayılı Kanun’un 235 inci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendindeki ‘‘İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları’’ şeklindeki düzenlemeye nazaran ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için anlaşma yapılmasıyla suçun tamamlandığı göz önüne alındığında sanık hakkında tamamlanmış suçtan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken ihaleyi kazanamadıkları şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek eksik ceza tayin edilmesi, bozma nedenidir”

-EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA SUÇU

İhale sürecinin tamamlanıp sözleşmenin imzalanmasından sonra gerçekleşen bazı hukuka aykırılıklar TCK md. 236’da “edimin ifasına fesat karıştırma suçu” olarak düzenlenmiştir.

Edimin ifasına fesat karıştırma
Madde 236-
(1) Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Aşağıdaki fiillerin hileli olarak yapılması halinde, edimin ifasına fesat karıştırılmış sayılır:

a) İhale kararında veya sözleşmede evsafı belirtilen maldan başka bir malın teslim veya kabul edilmesi.

b) İhale kararında veya sözleşmede belirtilen miktardan eksik malın teslim veya kabul edilmesi.

c) Edimin ihale kararında veya sözleşmede belirtilen sürede ifa edilmemesine rağmen, süresinde ifa edilmiş gibi kabul edilmesi.

d) Yapım ihalelerinde eserin veya kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul edilmesi.

e) Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi.

(3) Edimin ifasına fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.

Edimin ifasına fesad karıştırma suçu, TCK md. 236’da bağlı ve seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. TCK, suçun cezasını belirleyen temel kanundur. Ancak, ihale kararının kesinleşmesinden sonra sözleşmenin imzalanması ve uygulanması aşamasında edimin ifasına fesat karıştırılıp karıştırılmadığı ihale hukukuna dair bazı normlar da incelenerek tespit edilir. İhale hukukuna ilişkin temel mevzuat şu şekildedir:

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu: Kamu İhale Kanunu, kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı her türlü ihalelerde uygulanacak temel kuralları belirleyen kanundur.

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu: Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, kamu kurum veya kuruluşlarının yaptığı ihalelerin uygulanması için sözleşmelerin nasıl yapılacağına ve ifa edileceğine dair temel esasları belirleyen kanundur.

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu: Devlet İhale Kanunu, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerine dahil ihalelerin tabi olduğu temel kanundur.

Edimin ifasına karıştırma suçu, aşağıdaki kurumlara karşı taahhüt altına girilen edimler nedeniyle meydana gelir:

-Kamu kurum veya kuruluşları: Belediyeler, valilik, kaymakamlık, bakanlıklar, müdürlükler vs.
-Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar: Barolar, odalar, borsalar, sendikalar vs.
-Kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatifler.

Edimin ifasına fesat karıştırma suçu şu seçimlik hareketler ile işlenebilir:

1- İhale kararında veya sözleşmede niteliği belirtilen maldan başka bir malın teslim veya kabul edilmesi (TCK m.236/2-a): İhaleyi kazanan yüklenici kişi, ihale şartnamesine ve sözleşmeye uygun bir şekilde edimini ifa etmek zorundadır. Yüklenici malı ilgili idareye teslim ettikten sonra, idare “muayene komisyonu” ve “kabul komisyonu” aracılığıyla teslim edilen malı inceler. Komisyonlar, teslim edilen malın ihale şartnamesi ve sözleşmesinde yer alan nitelik ve özelliklere sahip olup olmadığını belirler. Maddenin bu fıkrasında edimin ifasına fesat karıştırma suçu teşkil eden iki fiil vardır:

A-)Yüklenicinin, hileli hareketlerle sözleşmede özellikleri belirtilen maldan başka bir malı teslim etmesi,
B-)Komisyon görevlilerinin hileli hareketlerle sözleşmede özellikleri belirtilen maldan başka bir malı kabul etmesi.
Komisyon görevlileri aynı zamanda kamu görevlisi olduğundan, komisyon görevlilerinin işlediği suça komisyon dışındaki kişilerin de iştirak etmesi halinde, bu kişiler suça iştirak biçimleri olan “yardım etme” veya “azmettirme” hükümleri çerçevesinde cezalandırılır.

2- Eksik mal teslim etme veya kabul etme (TCK m.236/2-b): Bu fıkra, malın niceliğine ilişkin bir hileli teslim yapılması veya kabul edilmesini cezalandırmaktadır. Hiç mal teslim edilmediği halde mal teslim edilmiş veya kabul edilmiş ise, fail yine bu fıkra hükümleri gereği cezalandırılacaktır. İhale kararı veya sözleşmesinde teslim edilmesi gereken malın miktarı mutlaka belirtilir. Yüklenici de bu miktara uygun bir teslimat yapmak zorundadır. Örneğin, bir belediyenin yoksul insanlara dağıtmak üzere 40 ton yiyecek için açtığı ihaleyi kazanan bir şirket 35 ton yiyecek teslim ettiğinde suçun bu fıkrası işlenmiş olur.

İhale kararı ve sözleşmesinde belirtilen maldan eksik bir şekilde kabul eden ve bu durumdan bir haksız menfaat elde eden kamu görevlisi olan kabul komisyonu üyeleri hem edimin ifasına fesat karıştırma suçu hem de rüşvet suçu nedeniyle cezalandırılacaktır.

3- Edim süresinde ifa edilmemesine rağmen süresinde ifa edilmiş gibi kabul etme (TCK m.236/2-c): İhale kararı veya sözleşmesinde yüklenicinin edimini ne kadar süre içerisinde teslim edeceği yoruma mahal bırakmayacak bir kesinlikte belirlenir. Süresinde ifa edilmediği halde bir edimin süresinde ifa edilmiş gibi kabul edilmesi suçun bu fıkrasına vücut verecektir. Taksitler halinde ifa edilmesi gereken edimlerin taksit süresi geçtikten sonra ifa edilmesine rağmen, taksitin süresinde yerine getirilmiş gibi kabul edilmesi de edimin ifasına fesat karıştırma suçunun bu şeklinin işlenmesine neden olur. Suçun bu fıkrası ancak edimi kabul etme yetkisine sahip kamu görevlisi tarafından işlenebilir. İhale kararı veya sözleşmesinde belirtilen edimin geç teslim edilmesi ceza hukuku açısından bir sonuç doğurmaz. İdarenin tazminat talep etme veya geç ödeme halinde hak edişten kesinti yapma hakkı olup olmadığı özel hukuka dair bir tartışmadır. Bu fıkrayla cezalandırılan fiil, edimi geç teslim etmesi değil; kamu görevlisinin, süresinde ifa edilmediği halde ifa edilmiş gibi edimi kabul etmesidir.

Süresinde ifa edilmediği halde süresinde ifa edilmiş gibi edimi kabul eden ve bu durumdan bir haksız menfaat elde eden kamu görevlisi olan kabul komisyonu üyeleri hem edimin ifasına fesat karıştırma suçu hem de rüşvet suçu nedeniyle cezalandırılacaktır.

4- Yapım ihalelerinde eserin veya kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul edilmesi (TCK m.236/2-d): İdarenin ihale açtığı en önemli kalemlerden biri yapım işleridir. Yapım işleri; bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havaliman, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslah, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri işler olarak tanımlanmaktadır (Kamu İhale Kanunu md.4). İdare, yapım işleri için ihale açarak ihaleyi kazanan şirket veya kişi ile bir eser sözleşmesi yapmak istemektedir. Bu eser sözleşmesinin içeriğini yapılacak işin mahiyet belirlemektedir. Doğal olarak suçun bu fıkrasındaki eser sözleşmesinin konusu hizmet alım veya mal satın alınması olamayacaktır. Yüklenici, ihale şartname veya sözleşmesinde belirtilen özelliklere sahip malzemeler kullanarak edimi ifa etmelidir. Tüm şartları taşımayan bir eserin kamu görevlileri tarafından kabul edilmesi edimin ifasına fesat karıştırma suçunu teşkil eder. Suçun bu fıkrasının failleri, eseri kontrol ve kabulle görevlendirilmiş, yapı denetim görevlileri, muayene komisyonu üyeleri ile kabul komisyonu üyeleri olan kamu görevlileridir.

Yapım ihalelerinde eseri veya kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul eden ve bu durumdan bir haksız menfaat elde eden kamu görevlisi olan kabul komisyonu üyeleri hem edimin ifasına fesat karıştırma suçu hem de rüşvet suçu nedeniyle cezalandırılacaktır.

5- Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi (TCK m.236/2-e): Maddenin bu fıkrasındaki suç fiilinin konusu idarenin hizmet alımı için açtığı ihalelerdir. Hizmet niteliğindeki edimin ihale kararında veya sözleşmede belirtilen tüm nitelik ve özellikleri taşıması gerekir. Ayrıca hizmet ediminin niceliği, yani miktarı da ihale kararında veya sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılmalıdır. Bu fıkradaki suçun meydana gelebilmesi için belli şartlara ve niteliklere uygun olmayan bir hizmetin hileli davranışlarla sanki sözleşmede veya şartnamede belirtilen mahiyetteymiş gibi kabul edilmesi gerekir. Yani, hizmetin eksik ifa edildiğinin gözden kaçması, yanlış hesap yapılması vs. gibi hallerde yapılan kabuller nedeniyle edimin ifasına fesat karıştırma suçu oluşmaz.

Kamu ihalelerinde hizmet kavramı; bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, meslekî eğitim, fotoğraf, film, fikrî ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri ifade etmek üzere kullanılmaktadır (Kamu İhale Kanunu md.4).

Hizmet niteliğindeki edimlerle ilgili muayene ve kabul işlemleri 3 kişilik bir komisyon tarafından yerine getirilmelidir (Hizmet Alımları Muayene Ve Kabul Yönetmeliği m.5).

Edimin ifasına fesat karıştırma suçunun bu halinin faili, sunulan hizmeti kontrol ve denetlemekle görevlendirilmiş muayene komisyonu ile kabul komisyonu üyesi olan kamu görevlileridir. Kamu görevlisi dışında suça iştirak eden diğer kişiler “yardım etme” veya “azmettirme” hükümleri gereği cezalandırılır. İhale kararı ve sözleşmesinde belirtilen hizmeti belirlenen şartlara aykırı veya eksik bir şekilde kabul eden ve bu durumdan haksız bir menfaat elde eden kamu görevlisi hem edimin ifasına fesat karıştırma suçu hem de rüşvet suçu işlemiş olacaklardır.

Özellikle belirtelim ki; TCK 236. maddesinin 2. fıkrasının “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlileri fail olabiliyor iken; “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlileri suçun faili olabilir. Elbette, diğer kişilerin de azmettiren veya yardım eden sıfatıyla TCK m.40 çerçevesindeki sorumluluğu mevcut olacaktır.

EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA SUÇU YARGITAY KARARLARI

Edimin İfasına Fesad Karıştırma Suçuna Yardım Etme veya Azmettirme – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/10272

“Sanıkların ihale konusu bazı iş ve imalatları hiç yapmayarak, bazılarının ölçümlerini yapılandan fazla göstererek, bazı işleri düşük fiyattan yapmalarına rağmen yüksek fiyatlardan göstermek suretiyle Hazinenin zararına sebebiyet verdikleri kabul edilerek edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de, 5237 sayılı TCK’nın 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığı, her ne kadar bir kısım öğretide özgü suç olarak kabul edilmese de madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığının kabulü gerektiği, aynı Kanunun 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde ve 236/2-d maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alınmadan yüklenici olan sanıkların yazılı şekilde fail olarak kabulüyle TCK’nın 37/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları yoluna gidilmesi hukuka aykırıdır”

İşin Teknik Şartnameye Uygun Olup Olmadığının Denetlenmesi – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/10031

“İzmir Büyükşehir Belediyesi Bakım Onarım ve Altyapı Şube Müdürlüğü tarafından yapılan Araç, Gereç ve Personel Taşıma Hizmetlerinde kullanılmak üzere, Araç Kiralama Hizmeti Alımı ihalesini kazanan şirketin yetkilisi olan sanık Erdoğan ve ihale dosyasındaki vekaletname uyarınca şirket adına ihalelere girmeye, sözleşme imzalamaya ve diğer işlemleri yerine getirmeye yetkili kılınan sanık Cüneyt’in, ihale konusu işe ait teknik şartnamede belirlenen niteliklere sahip olmayan araçlara ait ruhsat fotokopilerini gerçeğe aykırı olarak değiştirip katılan kuruma verdikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; ihale sürecinin 27.12.2007 tarihinde sözleşmenin imzalanmasıyla sona erdiği, ihale sonucunda imzalanan sözleşmede araçların model ve plakalarına yer verilmediği gibi, ihale sürecinde de bu yönde gerçeğe aykırı bir belge sunulmadığı, sanıklara isnat edilen, sözleşmeyle üstlenilen işin yerine getirilmesi sırasında ihale konusu işe ait teknik şartname ve sözleşmede nitelikleri belirtilen araçlardan başka araçların kullanılması ve bu amaçla araçların ruhsat fotokopilerinde araç modelleri ve plakalarının değiştirilmesi şeklindeki eylemin, TCK’nın 236/2. maddesinde düzenlenen edimin ifasına fesat karıştırma suçunu oluşturduğu ve maddede tahdidi olarak sayılan hallerden ( e ) bendindeki “Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi” kapsamında kaldığı, söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce yani edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerince işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığının kabulünün gerektiği, bu itibarla 5237 sayılı TCK’nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve TCK’nın 236/2-e maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlileri tarafından izlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alınarak, ihaleyle üstlenilen işin görülmesinde kullanılan araçların sözleşme ve teknik şartnameye uygun olup olmadığının tespiti ve denetiminde görevli belediye görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunularak, dava açılması halinde bu dosya ile birleştirilmesinden sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde beraat kararları verilmesi kanuna aykırıdır”

Resmi Evrakta Sahtecilik ve Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçu – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/6101

“Her ne kadar yapılan yargılama sonucunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı KOSGEB kurumunun hizmet alımı niteliğindeki araç kiralama ihalesini kazanarak kurumla sözleşme imzalayan firmanın yetkili müdürü olan sanığın sözleşme ve ihale şartlarına aykırı biçimde kilometre saatleri ile oynanıp 50.000 km’den fazla yol yapmış araçları bu miktarın altında yol yapmış şeklinde göstererek Kuruma teslim ettiği gerekçesiyle edimin ifasına fesat karıştırmak suçundan mahkumiyetine karar verilmişse de; TCK’nın 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığı, hizmet niteliğindeki edimin ifasına fesat karıştırılmasını düzenleyen TCK’nın 236/2. fıkranın e bendindeki “Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi” şeklindeki düzenleme içeriğine göre bu suçun failinin ancak hizmetin kabulüyle sorumlu görevliler olabileceği, ilgili kurumda görevli olmayan sanığın eyleminin ise suça konu olayda görevlilerin kandırılarak içeriği itibarıyla sahte araç teslim tutanaklarının düzenlenmesini sağlamak olduğu ve TCK’nın 204/1, 43. maddelerine uyan zincirleme biçimde sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin yanılgılı hukuki değerlendirmeyle edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır”

Edimin İfasına Fesat Suçunda Kesin Hesap Yapılması – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/5995

“Dosyada yer alan 11.6.2008 tarihli raporda “… mahallinde yapılan inceleme neticesinde 1. maddede belirtilen taş duvar yapım işinde 6.453,65 TL fazla ödeme yapıldığı, ancak müdürlüğümüze intikal eden hesap ve dosyalarda bu işin hesabının yapılmadığı ( kesin hesap fişinin olmadığı ), yapılan ödemelerin hakediş raporuyla ödendiği, raporumuzda belirtilen fazla ödemenin kesin hesap yapılmasında dikkate alınarak kesilmesi gerektiğine…”, görüşüne yer verilmesine rağmen mahkemece suça konu teşkil eden Trabzon-Düzköy Alazlı köy yolu sanat yapısı taş duvar yapım işinin kesin kabulüyle kesin hesabının yapılıp yapılmadığının, fazla ödendiği belirtilen miktarın kesin hesap yapılması sırasında dikkate alınarak mahsuba tabi tutulup tutulmadığının araştırılmasından sonra görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisinin belgede sahteciliği ile bu fiillere iştirak suçları üzerinde durularak sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi kanuna aykırıdır”

Yüklenicinin (Müteahhit) Başka Mal Teslimi Suretiyle Edimin İfasına Fesat Karıştırma – Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2014/1763

“Sanığın Adıyaman Adliyesine teslim ettiği kalorifer yakıtından alınan numuneler üzerinde yapılan analiz sonucunda viskozite parametresi Tüpraş rafineri ürün özelliklerinin değer aralıklarına uygun olmadığının tespit edildiği için sözleşmede evsafı belirtilen maldan başka bir malı teslim ederek edimin ifasına fesat karıştırma suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında; sanığın savunmasında belirttiği Adliye kaloriferi için daha önce alınan ve depoda bulunan yakıt miktarı ve niteliğinin tespiti ile sonradan teslim ettiği 7 ton yakıtın karışması halinde 21/10/2010 tarihli rapor sonucunun elde edilip edilemeyeceğine dair TÜBİTAK’tan rapor alındıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraetine karar verilmesi kanuna aykırıdır”

-FİYATLARI ETKİLEME SUÇU

Fiyatları etkileme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 237. maddesinde düzenlenmiş olup, piyasa ekonomisinin serbest rekabet ilkelerine uygun bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla ihdas edilmiştir. Bu suç, mal veya hizmetlerin arz ve talep dengesine müdahale ederek, fiyatların yapay bir şekilde yükseltilmesi veya düşürülmesi suretiyle piyasa dengelerinin bozulmasına yol açan davranışları kapsamaktadır. Suçun oluşabilmesi için, fiilin hileli yollarla gerçekleştirilmiş olması ve bunun sonucunda fiyatların doğal seyrinden sapmasına neden olunması gerekmektedir. Yargıtay, fiyatları etkileme suçuyla ilgili kararlarında, piyasa koşullarına yapılan bu tür müdahalelerin ekonomik düzeni ciddi şekilde bozabileceği ve tüketici haklarını ihlal edebileceği üzerinde durmaktadır. Bu nedenle, fiyatları etkileme suçu, yalnızca ekonomik sonuçları olan bir fiil değil, aynı zamanda adil ve şeffaf bir piyasa düzenini koruma amacı taşıyan önemli bir suç tipi olarak değerlendirilmektedir.

Fiyatları etkileme
Madde 237-
(1) İşçi ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yayan veya sair hileli yollara başvuran kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.

(2) Fiil sonucu besin veya malların değerleri veya işçi ücretleri artıp eksildiği takdirde ceza yarısı oranında artırılır.

(3) Fail, ruhsatlı simsar veya borsa tellalı ise ceza ayrıca yarısı oranında artırılır.

Madde gerekçesine göre; madde, esasta işçi ücretlerinin veya besinler veya başka malların değerlerinin artıp eksilmesini sağlamak maksadıyla yalan haber veya havadis yayınlanmasını veya aynı maksatla diğer bir takım hileli yollara başvurulmasını cezalandırmaktadır. Böylece maddenin esasta korumak istediği hukukî yarar, serbest rekabet koşulları çerçevesinde fiyatların belirlenmesini ihlâl edici hareketleri engellemektir.

Borsalarda kabul edilen belge ve senetler hakkında sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi verme, haber yayma, yorum yapma gibi fiiller 28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun “Cezaî sorumluluk” başlıklı 47 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde cezalandırıldığı için kıymetli evrakın fiyatlarını etkileme konusunda ayrıca hüküm düzenlenmemiştir.

Birinci fıkrada yer alan suçun maddî unsuru yalan haber veya havadis yayınlamak ve başka hileli yollara başvurmaktır. Fail, yalan haber veya havadisleri, işçi ücretlerinin, besin veya malların değerlerinin yapay olarak düşmesini veya artmasını sağlamak maksadıyla yaymış bulunmalıdır. Hileli yollara da aynı maksatla başvurulmuş olmalıdır. Fiil bir tehlike suçunu oluşturduğundan, suçun tamamlanması için neticenin meydana gelmesi gerekmemektedir. Maddî unsuru oluşturan hareketlerin yapılması ve tehlikenin ortaya çıkması suçun tamamlanması için yeterlidir.

Maddenin ikinci fıkrasında, failin elde etmek istediği neticenin meydana gelmesi hâlinde cezanın artırılacağı açıklanmakta ve hareketle beraber neticenin meydana gelmesi, bir netice sebebiyle ağırlaşmış hâl sayılmaktadır.

Maddenin son fıkrasında ise, failin ruhsatlı simsar veya borsa tellalı olması, yani sıfatı, hakkında hükmedilecek cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsur sayılmıştır. Şüphesiz ki, maddenin son fıkrasında geçen borsa tellalı 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Kanunun kapsamı dışında kalan borsa tellallığını ifade etmektedir.

-KAMUYA GEREKLİ ŞEYLERİN YOKLUĞUNA NEDEN OLMA SUÇU

Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesinde düzenlenmiş olup, kamunun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin arzını engelleyen veya bu arzı kısıtlayan fiilleri cezalandırmayı amaçlamaktadır. Bu suç, özellikle kriz dönemlerinde, savaş zamanlarında veya kamu hizmetlerinin kesintisiz olarak sürdürülmesinin kritik olduğu durumlarda önem kazanır. Suçun unsurları arasında, kamuya gerekli olan şeylerin temin edilmesini engelleme, bu şeylerin arzını kısıtlama ya da bu tür mal ve hizmetlerin fiyatlarını haksız şekilde artırma gibi eylemler yer alır. Suçun işlenmesi, kamusal hizmetlerin aksamasına, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanamamasına ve toplumsal düzenin bozulmasına yol açabilir. Yargıtay kararları, bu suçun kamu yararını zedeleyen ve toplumun genel refahını tehdit eden bir nitelik taşıdığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla, kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma suçu, sadece ekonomik veya maddi zarar veren bir fiil değil, aynı zamanda toplumsal düzenin ve kamu güvenliğinin korunması açısından da ciddi sonuçlar doğurabilecek bir suç olarak değerlendirilmektedir.

Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma
Madde 238-
(1) Taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.

Madde, taahhüt olunan işin yapılmaması suretiyle kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veyahut genel bir felâketin önlenmesi için zorunlu eşya veya gıda maddelerinin ortadan kalkmasına veya bu sonucu doğuracak derecede azalmasına neden olunmasını suç hâline getirmiş bulunmaktadır.

Suçun maddî unsuru, taahhüt olunan işin yapılmamasıdır. Elbette ki, bu yapmamanın kasta bağlı bulunması suçun oluşması için gereklidir.

Suçun oluşması için herhangi bir taahhüdün yerine getirilmemesi söz konusu olmayıp, taahhüdün konusunun resmî daire veya kamu hizmeti veya genel bir felâketin önlenmesi için gerekli besin ve başka eşya olması gerekmektedir. Failin, kamu idaresine karşı maddede belirtilen erzak veya eşyayı sağlama hususunda taahhüt altına girmiş bulunması yeterli olup, bu işi meslek edinmesi gerekmez.

Taahhüdün, failin elinde olmayan mücbir nedenler dolayısıyla yerine getirilmemesi hâlinde fiilin, kusurun ortadan kalkması dolayısıyla, cezalandırılmayacağı açıktır.

-TİCARÎ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI SUÇU

Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 239. maddesinde düzenlenmiş olup, ticari hayatın ve bankacılık sektörünün güvenliği ile müşteri mahremiyetini koruma amacı taşımaktadır. Bu suç, ticari sır niteliğindeki bilgilerin, bankacılık faaliyetlerine ilişkin sırların ya da müşteri ile ilgili gizli bilgilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesiyle meydana gelir. Suçun oluşabilmesi için, açıklanan bilginin sır niteliğinde olması ve bu bilginin yetkisiz kişilerle paylaşılması gerekmektedir. Yargıtay, bu suçla ilgili verdiği kararlarda, ticari sırların korunmasının, ticari hayatın düzenliliği ve rekabet ortamının sağlıklı bir şekilde işlemesi açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapmaktadır. Aynı şekilde, bankacılık sırrı ve müşteri sırlarının korunması, bankacılık sistemine olan güvenin sürdürülmesi ve bireylerin mali mahremiyetinin korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu suç, sadece özel kişilere karşı işlenmiş bir haksızlık olarak değil, aynı zamanda ekonomik düzeni ve toplumun genel çıkarlarını da tehdit eden bir fiil olarak değerlendirilir.

Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması
Madde 239-
(1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.

(2) Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.

(3) Bu sırlar, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikayet koşulu aranmaz.

(4) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Maddenin birinci fıkrasında ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bir bilgi veya belgenin bu nitelikte olup olmadığı, ilgili kanunda belirlenen bu hususa ilişkin ölçütler göz önünde bulundurularak hâkim tarafından belirlenir.

Maddenin ikinci fıkrasında, fennî keşif ve buluşlar ile sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler koruma altına alınmıştır. Genel anlamda fennî veya sınaî sır, sanayicinin işletmesinin yararı gereği gizli tutmak istediği hususlardır.

Üçüncü fıkrada, sırrın Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya memurlarına açıklanması hâlinde daha ağır ceza öngörülmüştür.

Maddenin dördüncü fıkrasında, bir kimsenin cebir veya tehditle bu madde kapsamına giren bir sırrı açıklamaya mecbur edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

TİCARÎ SIR, BANKACILIK SIRRI VEYA MÜŞTERİ SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİ VEYA BELGELERİN AÇIKLANMASI SUÇU EMSAL YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/7809 Karar : 2017/118 Tarih : 12.01.2017

“Ticarisır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması ile sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından açılan kamu davasında eylemin bir bütün olarak TCK`nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunu oluşturduğu kabul edilerek kurulan hükmün katılan vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki temyiz isteminin reddini isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarına hasren inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Suç tarihinde, katılan şirket bünyesinde mühendis olarak çalışmakta olan sanığın, şirketin ana bilgisayara güvenlik sistemini devre dışı bırakıp uzaktan girerek kendi bilgisayarına veri transferi yaptığı ve 2490 adet dosyayı şifreleyerek ZIP formatında harici belleğe kopyalayıp yeni işe başladığı firmanın ana bilgisayarına aktardığı iddia edilen olayda sanık ve müdafiin, kopyalandığı iddia edilen verilerin ticari sır veya müşteri sırrı niteliğinde olmadığını beyan ederek atılı suçlamayı kabul etmedikleri, katılan tarafın ise söz konusu bilgilerin ticari sır niteliğinde olduğunu beyan ettikleri, dosya arasında mevcut kayıtların teknik bilgi ve tecrübeyi gerektiren konulara ilişkin olduğu nazara alınarak; kopyalanan kayıtlarda yer alan bilgilerin ticari sır veya müşteri sırrı niteliğinde olup olmadığı hususlarında konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK`nın 321 maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/14327 Karar : 2015/16810 Tarih : 30.11.2015

“5237 sayılı Kanunda “ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması” suçunu düzenleyen 239. madde hükmü genel norm niteliğinde iken 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 73/3, 159. maddelerinde düzenlenmiş olan “sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrenilen bankalara veya müşterilerine ait sırların açıklanması” suçu özel norm niteliği taşıdığından, özel normun önceliği ilkesi gereğince 5237 sayılı TCK`nun 239/1. maddesi değil Bankacılık Kanununun 73/3. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 159. maddesi uygulanmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; katılan bankada ticari portföy yönetmeni olarak görevli olan sanığın, görevi dolayısıyla öğrendiği 1.196 banka müşterisine ait müşteri sırrı niteliğindeki mevduat bakiyesi, vade tarihi ve faiz oranı bilgileri içeren listeyi suç tarihinde başka bir bankada görev yapan eşine elektronik posta yoluyla göndererek açıkladığı, bu suretle 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 73/3. maddesi delaletiyle 159. maddesinde yazılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle mahkumiyeti yerine yazılı biçimde beraatine karar verilmesi,

Kabule göre de;

TCK’nın 239/1. maddesinde yazılı suç şikayete bağlı olup, CMK`nın 253/1-a maddesi gereğince uzlaşma kapsamında bulunmasına rağmen uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK`nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/12341 Karar : 2018/5844 Tarih : 23.05.2018

“Sanığın, TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması, TCK’nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve TCK’nın 106. maddesindeki tehdit suçlarından dolayı cezalandırılmasının talep edildiği 07.05.2013 tarihli iddianamede; sanığın, katılanlara ait holdinge bağlı bir şirkette muhasebeci olarak çalıştığı esnada, katılanların şirketinin mali ve ticari sırları ile başka şirketlerle olan hukuki ihtilaf ve davalarını kendi bilgisayarına hukuka aykırı olarak kaydettiği, işten ayrıldıktan sonra, katılanların eski ortağı olup, aynı işi yapmalarından dolayı katılanlarla aralarında ticari rekabet bulunan Matodzi adındaki kişiye, ele geçirdiği ticari ve mali sırların bir kısmını haksız çıkar karşılığı verdiği, katılan …‘ı da telefonla arayıp, “Kişisel ve ailevi sırlarını da biliyorum, burada parasız kaldım, mağdur durumdayım, 6000 Dolar göndermezsen ailevi ve mali sırlarını açıklayacağım, beni Matodzi’nin eline bırakmayın, yoksa sonu sizin için iyi olmaz.” biçimindeki sözlerle tehdit ettiği iddia edilmiş, yapılan yargılama sonunda sanık hakkında TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması, TCK’nın 135. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi ve TCK’nın 106. maddesindeki tehdit suçlarından dolayı beraat kararı verilmiş olup, TCK’nın 135 ve 136. maddelerindeki suçların maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği, şikayet dilekçesinde söz edilen “Sanığın, şirketin mali sırlarının yanında katılanların şahsi sırlarını da kişisel veri olarak kaydettiği” ne dair bir anlatımın iddianamede yer almadığı, firmaya ait bilgi ve belgelerin “kişisel veri” kapsamında değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanığa yüklenen eylemlerin TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması ve TCK’nın 106. maddesindeki tehdit suçlarından ibaret olduğu, yerel mahkemenin kabulünde olduğu gibi, TCK’nın 135. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan dava açıldığı sonucuna varılsa dahi TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun cezasının TCK’nın 135. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi ve TCK’nın 106. maddesindeki tehdit suçlarının cezalarından daha ağır olduğu anlaşılmakla,

Katılanlar vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen eylemlere ilişkin iddianamedeki anlatıma, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesindeki; “Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne göre, 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, 01.02.2017 günü yürürlüğe giren ve 14.12.2017 olan tebliğname tarihine nazaran uygulanması gereken 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu beraat hükümlerinin incelenmesi görevi Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye GÖNDERİLMESİNE, 23.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

-MAL VEYA HİZMET SATIMINDAN KAÇINMA SUÇU

Mal veya hizmet satımından kaçınma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesinde düzenlenmiştir ve piyasa koşullarının adil ve istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlama amacı taşır. Bu suç, bir mal veya hizmetin sunulması zorunlu olmasına rağmen, haksız bir gerekçe ile bu mal veya hizmetin satımından kaçınılması durumunda meydana gelir. Özellikle kamuya yönelik hizmetlerde ya da kriz, savaş, afet gibi durumlarda mal veya hizmetlerin satımından kaçınılması, toplumun genel ihtiyaçlarını karşılamada ciddi aksamalara neden olabilir. Suçun oluşabilmesi için, satımından kaçınılan mal veya hizmetin kamuya ya da belirli bir topluluğa sunulması zorunlu olmalı ve bu zorunluluk bilinçli bir şekilde ihlal edilmiş olmalıdır. Yargıtay, bu suçla ilgili kararlarında, mal veya hizmet satımından kaçınmanın, sadece bireylerin değil, aynı zamanda kamusal düzenin ve genel refahın zarar görmesine yol açabileceğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, mal veya hizmet satımından kaçınma suçu, sadece ticari bir ihlal değil, aynı zamanda toplumsal düzenin ve kamu çıkarlarının korunması açısından da ciddi bir ihlal olarak değerlendirilir.

Mal veya hizmet satımından kaçınma
Madde 240-
(1) Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde gerekçesine göre; madde metninde, belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınmak fiili suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suçtan dolayı failin cezalandırılabilmesi için, belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınmak suretiyle kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkması gerekir. Böylece, kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkması, söz konusu suçun bir objektif cezalandırılabilme şartını oluşturmaktadır. Örneğin, özel hukuk tüzel kişileri eliyle verilen sağlık hizmetlerini aksatarak, belli bir güzergahta toplu taşımacılık hizmetini durdurarak, ekmek gibi temel ihtiyaç maddelerinin üretimini durdurarak, akaryakıt satışını durdurarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olunabilir.

Sıradaki suç tipimiz olan “Tefecilik” suçuna bir sonraki yazımızda değineceğiz.